Arkadaşımız harika bir yazı hazırlamış ve hatta gerçekten bilim dünyasının bunu araştırması yerinde olacaktır. Gerçekten güzel tespit :)
Bilim adamı değilim ama, sabah sabah birazcık ukalalık yapmak istedim. Tıp bilimine katkısı olur düşüncesiyle “deneyimli salaklık sendromu” diye bir deney gözlemledim çevremizdeki bazı tipler üzerinden. Misal; bir kişi ya da kişiler aynı yalanın tekrarlarına inanıp aynı yalanlara kanıyorlarsa bu, tipik bir sendromik vakadır. İlerlemiş, akut hale gelmiş bir salaklıktır. Tıp ilminin derhal bu vakalar üzerine eğilmesi gerekir. Çünkü, deneyimli salaklar yüzünden hem demokrasimiz yara almakta, hem toplumsal sorunlarmız artmakta.
Diyelim ki, yeni bir sistem geliştirilecek. Uzman kurullar toplanır, fikirler tartışılır, sonuçta en sağlıklı karara varılır, uygulamaya geçilir. Konunuz eğitimse, bu daha önemlidir. Zira, bir toplumun geleceği eğitimin kalitesiyle ölçülür. Bizde “kalite” yerine “kantite” arandığı içindir ki, eğitimin kalitesi imam hatipleştirilen okulların sayılarıyla ölçülür. Çocuklarımız her karar değişikliğinde yaralı kobaylar haline dönüştürülür. Bak, cübbeli ne diyor! “Fizikmiş, kimyaymış, matematikmiş geometriymiş; ahirette bunlardan mı sual edileceksiniz?” Ve bu cübbeliye selatin camilerin birisinde vaaz etme izni vermeyen eskisi, sırf bu yüzden yolcu ediliyorsa, o başkanın camileri ve minberleri iktidarın propaganda merkezi haline getirme yolundaki gayretkeşliği bile hatırlanmaz.
Yalakalığı yanına kalır, Yenisinin ne yaptığına ne olmasına da bakılmaz. Yeter ki, güçlü iradenin işine yarasın. Dar gelirli ailelerin çocuklarını iyi okullarda okutmak amacıyla dershanelere avuç avuç para döküp, sistem değişikliği ile deliye dönmeleri çok da önemli sayılmayabilir. Emir yükseklerden gelmişse karar doğrudur, bu karara kuzu kuzu uymak durumundasınız. Nitekim, koca koca adamların, siyasilerin ve bürokratların aynı yönde demeçler vererek aileleri “zihnen kandırılmış köleler” halinde tutmaları sadece sabır ve tahammül gerektirir, o kadar. Yeter ki o kararı veren iradeye karşıtlık sergilenmesin. “Korkak ol, sağ ol” mantığı bunu gerektiriyor herhalde. Öte yandan, eskisinin bir sürü numarası varken, aynı makama eskisini mumla aratacak türden birisinin getirilmesi de önemli değildir. Deneyimli salaklık sendromuna alıştırılan beyinler düşünmeden, sorgulamadan, her şeyi hoş görürler, biatta sebat ederler. Ve biz, çağdaşlık yolunda kaplumbağa hızının da gerisinde kalmaya devam ederiz.
0 yorum:
Yorum Gönder