Hiç beklenmedik bir zamanda hayat gafil avladı kalbimi. Sıcak bir temmuz gününde, güneş ensemi yakıyordu. Ben sadece düşünmeden yürüyordum düşüncesizce. Her şey bir kaç yıl önce başladı. Amacımız sadece şakaydı ama bizi gafil avladı. 3 arkadaş evde oturmuş film izlerken birden Serkan'ın aklına cin çağırmak geldi. Ne kadar kuşku ile yaklaşsak ta içimizdeki yaramaz çocuk "hadi hadi yapalım" Çığlıklarına daha fazla dayanamayıp kabul ettim.
Serkan gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra bir kaç dua okuyarak tekrarlamamızı istedi. Mümkün olacağına inanmadığım için duayı tekrarlamaya başladım. Aradan geçen 10 dakikada hiç bir şey olmadı ki Serkan'da bunu anladığı için bir kaç soğuk bir şeyler içip yatmamızı önerdi. Saat 1:30 sularında uykuya dalacağım tam o an karşımda siyah, uzun boylu bir varlık belirdi. İçtiklerimin etkisi olduğunu düşünerek ten aldırış etmeden uyumaya devam ettim. Bir şey içimden sürekli uyanmam gerektiğini ve camdan dışarı bakmamı söylüyordu ve daha fazla bu baskıya dayanamayıp camdan baktım. Birde ne göreyim up uzun bir varlık ve yanında bir kaç tanede yüzü olmayan insanlar vardı. Anladım ki Serkan aslında cin çağırma işini gerçekten başarmış. Çok fazla kendimi paniğe vermeden dua okumaya başladım ama sanki hiç umursamıyor ve etkilenmiyor gibilerdi.
O geceyi dualarla geçirdim ve uyuya kalmıştım. Sabah uyandığımda masanın üzerinde arapca yazılmış bir kağıt duruyordu ve Dün gece başıma gelen olayları arkadaşlarıma da anlattım. İlk iş olarak mektupla beraber bir hocaya danışmak oldu. Mektup içerisinde yazan aynen şöyleydi;"Ben senin kalbindeki umutsuzluğunum" Ve hala en güzel günümde bile mutsuz ve çaresiz bir şekilde hayatım yön alıyor. Ne iş yapsam hayırsız ve bereketsiz oluyor. Şuan bu yazımı temmuz ayının sıcağında ıssız bir yolda yürürken telefonuma yazıyorum. Anladığımız bilmediğimiz farklı alemler ile şaka yapılmadığını anlamış olduk. Bu konu ne kadar korku içerse de ben artık alıştım. Kalbimdeki umutsuzluğum benim hayat ortağım. :(
0 yorum:
Yorum Gönder