Cin Ve Şeytanı Ayıran Özellikler

  

  Şeytan ve cinler arasında ki farklar ve insanlara olan etkilerinden söz edeceğiz. Cinler, insanın doğrudan beynine, aklına, düşünce sistemine nüfuz edebilirler o bölgeleri tesir altına alarak (korku, endişe, ürperti, hayal kurma gibi ve sebebsiz yere ağrılar verebilirler. Şeytan ise farklıdır, o yaratılış gereği kalbe ve inanç merkezine nüfuz eder yani bedenimizin en hassa noktasına nefsimixe hükmetmeye çalışır. Kalbin yanında bulunan lümme-i şeytaniye denilen yerde, devamlı surette insana vesvese verir, onu ifsad etmeye çalışır.
 
  Şeytan, en büyük düşman olduğu halde, gerektiğinde cinleri, gerektiğinde habis ruhları, gerektiğinde ise insi şeytanları kullanarak, kötülüklerini bunlar vasıtasıyla sergileyerek varlığım insanlara unutturmaya çalışır. Bu gaflet içeren durumdan kurtulmak için, insanın inancı kuvvetli, düşünce ufku berrak, temiz kalbe, hizmet şuurundaki insanlarla münasebetinin çok olması, hakikat derslerinin yapıldığı sohbetlere sık sık gitmesi ve dünyayı bir maddiyata dayalı olarak değil misafirhane yani bir gün öleceğini bilerek yaşaması gerekir.( En zoru bu olsa gerek maalesef hayatımız her noktası maddiyata bağlı olduğunu düşünürsek) Allah yardımcımız olsun. Özellikle sosyete kesiminde bulunup da, sırf macera olsun diye böyle seans düzenleyenler “Mevlana’nın ruhu geldi, falan kimsenin ruhu gitti” diyerek, cinler tarafından aldatıldıklarının ve oyuncakları haline geldiklerinin farkına varmaz ve inançlarında bir şüphe belirir. Birçokları cinlerin aldatmasıyla ibadeti de bırakır. İnsan için en büyük zarar, en kötü hastalık, Allah’dan uzaklaşmaktır ve şeytan bu konuda tuzağına düşen kimseye acımaz.
  Şeytan bir kişide de olsa amacına ulaşmayı hedeflemiş olacaktır. İnsanlar bu gibi cin oyunları, cin çağırma, ruh daveti, seans gibi şeylerle meşgul olup, cinleri görmek sevdası yerine, temiz bir kalble, iyi bir niyetle, iman hakikatlerini anladıktan sonra, nefis terbiyesi neticesinde mânen terakki ederek ulvî ruhlarla, büyük zâtlarla, Allah’ın izniyle görüşebilir. Böyle bir makama erişen insan, cinlerle görüşmeyi onlara soru sormayı veya onlardan herhangi bir bilgi öğrenmeyi ne yapsın. Saten cinler sadece yalan atmaktan başka hiç bir şey yapmamaktadır. Önümüzde, boyutları bizce tam belli olmayan bir metafizik âlem vardır ve cinler bu âlemin sakinlerinden ancak bir çeşididir. Kur’ân-ı Kerim’in hakikatlarıyla, gerçekleri görebilen gözlerle, bu âlemi keşfetmeye ve Allah’ın izni ile fethetmeye devam edeceğiz. Bu sahada ilim ve bilgilerimiz arttıkça, cinleri birçok sahada istihdam edeceğiz. Yeryüzünün ilk sakinlerini olduğunu ve hüküm sürdüklerinde döktükleri kanıda unutmamak lazım.

0 yorum:

Yorum Gönder